her gün batımında seni düşünürüm sonra amansız bir karanlık geceyi getirir hüzün yelleri uyur ağaçlar, caddeler susar bir ben olurum yalnızlığın uçuştuğu yollarda bir de yıldızlar terkedilmiş köşelerde sana ağlarım
damla damla dökülür karanlık sensizliğin üstüne vurgun yemiş sokaklar yağmura teslim yaşanmış saatleri çalar soğuk bir rüzgar yürürüm umutların toza dönüştüğü yollarda ben yürüdükçe… gökyüzü ağlar
her gün batımında seni düşünürüm sonra amansız bir karanlık anıların uğultusu yankılanır dağlarda bütün duraklar yolunu gözler üşür kaldırımlar, söner lambalar terkedilmiş köşelerde sana ağlarım
-Benden geçemeyen di’li zamanlarıma ve O’ndan geçemediğime-
Geçmişi getirip geleceğimle takas edemiyorum. Gidişinin mürekkebine batırıp diviti, alnıma yazıyorum seni falçatayla.
Arkamı dönüp gitmek için tufan gerekliydi. Oysa nicedir yaprak bile kımıldamıyor ruhumda.
Veda ederken, sarılmaya niyetlendiğinde, olanca gücümle itmiştim seni de, şimdi yüreğimin güneşsizliğinde sevinleyemiyorum bile.
Sensizliğe aşina olmuş rutubetli gözlerime yokluğunun karasından sürme çektim. Onun sebebi olsa gerek bu hayatımın zindan masalı.
Ben senin avuçlarına göz kuşağı yaşlarımı bıraktım. Bak, gözyaşı tek renk değil işte. Baktığın da gördüğünden ibaret değil sadece.
Ben aşkı satılığa çıkardım, kendim de kalıp öldüm. Ben ölümü kalıplara sığdırdım sevgili…
Hayatıma bir el işaretiyle aşkı ısmarladım. Şekersiz ve demli geldi. Ben çayı içtiğim gibi istemedim ki sevgiyi. Damağımdaki burukluk yüzüme yansıyor artık. Kararsız ve kederliydi vesikam. Kaşlarıma çatıyorum hırsımla. Üstümü başımı yırtıyorum umarsızca. Görmüyor kimse beni. Çeviriyorum yollarından insanları, kendime aldırmıyorlar…
Güller büyütüyorum içimin arka bahçesinde. Alın terimle suluyorum, serpiliyorlar. Tökezleyip üstüne düşüyorum emeğimin. Ezilen günlerim oluyor, dikenleri kalbime batıyor. Korkuyorum çiçeklerin açmasından artık. Kalbim acıdan seyriyor sol yanımda. Hayatla bağlarım kör düğüm olmuş. Poz veriyorum acılarıma. Sebep arıyorum yaşamaya dair, her taşın altına bakıyorum, bulamıyorum. Nerede yitti, bu ömrümü çalan, benliğimi alan çünkü?
Süt dişlerim var ceplerimde. Perilerin uğramayalı epey zaman almış. Çocukluğumda kaybolmuş gerçeklerim. Aşkımın izolasyonunda, difüzyona sürgüne gönderilmiş hislerim. Acılarıma yardım ve yataklık yapıyorum. Her gün ölüm cezasına çarptırıyorum kendimi. Taammüden beni öldürmekten yargılanıyorum, hücrelerimde ölü çocuklar doğuruyorum her güne. Gününü doldurmamış, gün ışığı görmemiş, premetüre sevinçlerim var.
Hadi iyi çek; bu bir kaybın vesikası, bir daha girmez gösterime!
Sevmek bazen bildiğin halde her şeyi susmakmış Seni darmadağın edecek her şey olup bitmiş Yapılıp edilmiş olduğu için sevdiğince -dileyemediğin için olmamasını da hani- Sadece susmayı dileyip susmayı yaşamakmış
Sessiz onurlu bir direnişmiş aslında bu suskunluk Fırsat vermekmiş karşındakine Her insanın ikinci bir şansa ihtiyaç duyacağını Bilmenin farkındalığı ile Soluksuz uzun bir bekleyişmiş Bir şekilde telafi edilsin diye yapılan hatalar Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir Diyerek yüce gönüllülük göstermekmiş
Ya da Hata değil de yapılanın Bitişini gösterdiğini bir aşkın Yaşanılamazlığını ortaya çıkardığını sevginin Anlamamak için umutsuz bir geciktirme çabasıymış Yüce gönüllülüğün ardına saklanan
Kıyamamakmış sevdiğine onun tüm yok edişlerine rağmen Acıtan inciten dalların budanması yerine Batmasına izin vermekmiş gönlüne Vazgeçilemezinden kopmamak için Onun senden çoktan vazgeçtiğini bilsen bile Ezen yok eden yakan bir suskunlukla beklemekmiş
Sevmek aslında sineye çekmekmiş biraz da Hatta birini kandırmak değil bilerek kanmaktır aşk diyenlerin Ne kadar doğru söylediğini yaşayarak öğrenmekmiş
Sevmek bir kere itiraf edildiğinde Darağacına giden yola itilmekmiş sevdiğinin eliyle Yağlı ilmeklere kurban edilmekmiş çaresiz
Sevmek aslında sineye çekmekmiş biraz da Hatta birini kandırmak değil bilerek kanmaktır aşk diyenlerin Ne kadar doğru söylediğini yaşayarak öğrenmekmiş
Sevmek bir kere itiraf edildiğinde Darağacına giden yola itilmekmiş sevdiğinin eliyle Yağlı ilmeklere kurban edilmekmiş çaresiz
Sevmek razı olmakmış vazgeçilmeye bile Kanar gibi yapıp her söylenilene -sessiz- Tutulmayan sözlere katlanmakmış
Sevmek yanmakmış buzulların arasında Sıcak yatağında yalnızlığına sarılarak donmakmış