Melek-Yuzlum ask pinari 'nin melek yuzlusu
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 363 Tecrübe : 664 Teşekkür Almış : 26 Kayıt tarihi : 21/11/09
| Konu: BIR YILANIN Hz Muhammed (sav)'e Aşkı.//VE 4 GUZEL HIKAYE Salı Haz. 07, 2011 2:00 pm | |
| Güzelliğin de imtihanı var Süleyman bin Yesâr, bir arkadaşıyla “Ebva” denen yerde konaklamışlardı. Arkadaşı yakındaki alışveriş yerinden bir şeyler almak üzere çadırdanayrıldığı sırada Süleyman’ı geriden gözetleyen bir bedevi kadını hemençadırın kapısına gelerek: – Buraya kadar gelir misin? diye seslendi. Süleyman, serili sofradan yiyecek isteyeceğini düşünerek bazı şeyleri alıp da kadına doğru yürürken kadının ikazı farklı oldu: – Ben yiyecek falan istemiyorum, seni istiyorum seni. Yakışıklılığın hoşuma gitti. Karşı çadıra gel. Kimsecikler yok yanımda! Süleyman, bir imtihana tabi tutulduğunu düşünerek bağırmaya başladı: – Defol buradan şeytanın elçisi. Şimdi arkadaşım gelir, İkimiz de rezil oluruz! Kadın, beklemediği bu karşılıktan ürkerek peçesini yüzüne kapayıp çadırına dönerken, Süleyman da içeriye girip ağlamaya başladı. Bu sırada çarşıdan aldığı şeylerle gelen arkadaşı Süleyman’dan yaşadığı durumu dinleyince o da ağlamaya başladı. Süleyman şaşırmıştı. – Sen niçin ağlıyorsun? diye sordu. Aldığı cevap şöyle oldu: – Kardeşim, sen gerçekten de bir iffet abidesiymişsin. İyi ki ben muhatap olmadım böyle bir imtihana. Muhtemeldir ki kaybedebilirdim. Allah sana senin güzelliğin kadar iman kuvveti lütfeylemiş demek ki. Süleyman oradan kalkıp Medine’ye varır, o gece rüyasında Yusuf aleyhisselamı görür. Karşıdan kucağını açarak gelen Hazret-i Yusuf ona şöyle hitap eder: – Gel seni kucaklayayım iffet abidesi kardeşim. Güzelliğin de kendine göre imtihanı vardır. Sen de benim gibi bu konuda imtihanlara tabi tutuldun, ama kazandın. Tebrik ederim seni
Cehennem Korkusu ve Sıcak Günde Oruç Haccac ve adamları Mekke ile Medine arasında yolculuk ya*parken bir suyun başında mola verdiler.
Sofra kurulunca; Haccac etrafa bakın fakir birisi varsa getirin beraber yiyelim dedi. Hizmetçiler yakınlarda üzerinde bir hırka olan birini gördüler. Onu uyandırıp; Seni Haccac çağırıyor, dedi*ler ve adamı Haccac'ın yanına götürdüler.
Haccac:
-Gel beraber yemek yiyelim, dedi.
Adam yemem diyerek Haccac'ın teklifini reddetti cevaba şaşıran Haccac sebebini sorunca:
-Beni senin sofrandan daha iyi. bir yere çağırdılar.
-Nereye çağırdılar? Deyince adam:
-Allah'ın misafirliğine çağırdılar. Ben oruç tutuyorum deyince,
Haccac böyle sıcak günde oruç mu tutuyorsun? Deyince adam şöyle cevap verdi: -Evet, bu sıcak günde oruç tutuyorum ki kıyamet gününün sıcaklığından kurtulayım, dedi. Gök Kapılarını Titreten Dua Asr-ı Saadette ticâretle uğraşan bir tâcir mümin vardı. Bu tacir, ticaretinde helâl-haramı gözetir, Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin hakkına riayet ederdi. Ticaretini Şam ile Medine arasında gerçekleştirir, çoğunlukla da ticaret kervanları ile hareket etmez, tek başına yolculuk yapmayı severdi. Bir alacağını almış, satacağını da satmış ve Şam'dan Medine ye doğru hareket etmişti. Epeyce yol almıştı ki, baştan aşağı silahlı bir eşkıya ile karşılaştı. Eşkıya bu mümin taciri tehdit etti; Eşkıyâ: "Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla." Mümin tâcir: “Mallarım senin olsun, beni bırak gideyim." Eşkıyâ: "Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok Senin hem mallarını alacağım, hem de canını." Mümin tâcir: “Madem beni öldürmeye kararlısın, senden son bir talebim var" Eşkıyâ:“Söyle talebini" Mümin tâcir: “Ben Müslüman'ım abdest alıp, iki rekât namaz kılayım ondan sonra beni öldür." Eşkıyâ, izin verir. Tâcir önce abdestini alır, sonra da İki rekât namaz kılar ve ellerini Rabbine açar: " Ya Vedud! Ya Vedud! Ya Ze'l-arşi'l-mecîd! Ya Mübdi, Ya Mu'id! Ya Fe'aalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechike'l-lezi mele'e erkane arşike ve es'elüke bi-kudretike'l-leti kadderte biha halkake ve bi rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni! " Mümin tâcirin duâsı bitmişti ki, çok garip bir hâdise meydana gelir. Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde de harbe olan bir süvâri peydâ oldu. Eşkıyâ şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir durumdaydı. Eşkıyâ, tâciri ve malları unuttu, ortaya çıkan bu süvâriye saldırdı. Süvâri, bir darbe ile eşkıyayı yere düşürdü. Süvâri, tâcire dönerek: “Öldür bu eşkıyayı" dedi. Mümin tâcir: "Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş görmem. Beni bağışla."dedi. Sonra süvâri, eşkıyâyı bir darbe ile öldürdü. Tâcir sordu: “Sen kimsin?" Süvâri: “Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi Allah Teala bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle çalınıyordu ki. Mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde, Allah Teala, Cebrail Aleyhisselam'ı görevlendirdi. Cebrail Aleyhisselam şöyle dedi: ‘Dua eden falan mümini kim kurtaracak"Ben talep ettim de görevlendirdiler. Ey Allah Teala'nın mümin kulu! İyi bil ki! Senin yaptığın bu duayı kim yaparsa Allah Teala onun sıkıntısını giderir, ona yardım eder.” Bu hadiseden sonra mümin tâcir, yola koyulur ve Medine'ye varır. Soluğu Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda alır ve başından geçen hadiseyi anlatır. Taciri dinleyen Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellem, şöyle buyurur: "Muhakkak ki, Allah Teala sana Esma-ül Hüsna'yı telkin etmiş. O isimlerle Allah Teala'ya dua edilirse, istenen verilir Köle ve fedakarlığı.. HZ.ALİ'NİN ağabeyi Cafer b. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti.Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü.Köle ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi....Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi.Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı.Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü.Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu: -"Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?" Köle sıkılarak cevap verdi: -"İşte bu üç parça ekmek." -"O halde neden kendine hiç ayırmadın?" -"Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim." -"Peki sen ne yiyeceksin şimdi?" -"Oruç tutacağım." Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu.. sordu.Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi: "Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum." Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve eski köleyi över. "Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin" dediklerinde, şu karşılığı verdi: - "O elindeki herşeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını..
Bir yılanın Hz Muhammed (sav)'e Aşkı ALLAH Resulü ebubekir (sıddık-ı ekber )ile beraber mekkeli müşriklerden kaçarken sevr mağarasına sığınmışlar. ALLAH Resulünün uykusu gelmiş ve sıddık-ı ekberin kucağına yatmış bu arada ebabekir allah resulüne bir zarar gelmesin diye mağara da ki bütün delikleri bez parçalarıyla kapamış ama bez yetmemiş bütün delikleri kapamaya.
Bunun üzerine ebabekir elleri ve ayaklarıyla kapamış delikleri bu sırada ALLAH Resulü uyurken bir yılan ebabekir in ayağını sokmuş. Sıddı-ı ekber ALLAH Resulü uyanmasın diye acıya dayanmaya çalışmış ama gittikçe acı bütün bedenine yayılmış sıddık-ı ekber kendini iyice kasmış ve gözünden bir damla yaş o güzel ve nur yüzlü MUHAMMED(s.a.v.) in yüzüne damlamış ALLAH Resulü uyanmış bakmış sıddık-ı ekber acı çekiyor. -ne oldu ebabekir -yok bişey ya Resulallah -tekrar ne oldu ya ebabekir demiş. Sıddık-ı ekber bayılmış bu sırada bakmış ki ayağından kan akıyor hemen ayağına o şifalı tükürüğünü sürmüş bu sırada onünde kocaman bir yılan belirmiş.ALLAH Resulü yılana demiş ki: sen ne haya ile ebabekirin ayağını ısırdın demiş. Bunun üzerine yılan dile gelmiş: ey allahın rasulü ben 600 senedir bu mağara da seni bekliyorum demiş. Allah resulü demiş ki: benim buraya geleceğimi nerden biliyordun demiş. Yılan da senin buraya geleceğini bana hz. İsa söyledi ya resulüllah ben senin ismini ilk duyar duymaz ismine aşık oldum hz isa buraya 600 sene sonra ahmed adında bir peygamber gelecek dedi ve ben 600 sene boyunca senin gelmeni bekledim. Seni görmeme ebabekir in ayakları engel oldu bende bu nedenle ebabekir-i ayağından ısırdım iste ask iste muhabbet iste sevda.. Bir yilan nasil yanmis Rasullah'in s.a.v askiyla muhabbetiyle yanmaya varmiyiz canlar... Yandim ben ben yandim ya rasulll
Mekke'deki Sevr daginin hasreti var hem yilanin Peygamber'i (s.a.v) cok bekledi izahi zor bu sevdanin Olamadim olamadim yilan kadar olamadim O yüce Rasul (s.a.v) askina onun gibi dalamadim Yüce Rasul'un (s.a.v) askina onun gibi dalamadim
Ragara bir gül bahcesi geldi kainat incisi Yilanin derdi bambaska onunki Rasul (s.a.v) sevgisi Olamadim olamadimm yilan kadar olamadimm O yüce Rasul (s.a.v) askina onun gibi dalamadim Yüce Rasul'un (s.a.v) askina onun gibi dalamadim
Derdim seni görebilmek muradima erebilmek Arzum buydu ya Muhammed (s.a.v) hosgeldin sen diyebilmek Olamadim olamadim yilan kadar olamadim O yüce Rasul (s.a.v) askina onun gibi dalamadim Yüce Rasul'un (s.a.v) askina onun gibi dalamadim.. | |
|
Dostum Co-Admin
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 460 Tecrübe : 898 Teşekkür Almış : 10 Kayıt tarihi : 08/11/09
| Konu: Geri: BIR YILANIN Hz Muhammed (sav)'e Aşkı.//VE 4 GUZEL HIKAYE Salı Haz. 07, 2011 4:57 pm | |
| allah razi olsun cok guzel paylasim yüregine saglik | |
|
Melek-Yuzlum ask pinari 'nin melek yuzlusu
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 363 Tecrübe : 664 Teşekkür Almış : 26 Kayıt tarihi : 21/11/09
| Konu: Geri: BIR YILANIN Hz Muhammed (sav)'e Aşkı.//VE 4 GUZEL HIKAYE Salı Haz. 14, 2011 4:17 pm | |
| tskler amin cumletten okuduguna sevindim | |
|