Melek-Yuzlum
ask pinari 'nin melek yuzlusu
Cinsiyet : 
Mesaj Sayısı : 363
Tecrübe : 664
Teşekkür Almış : 26
Kayıt tarihi : 21/11/09
 |  Konu: Aşk Oyunu Paz Ağus. 07, 2011 3:50 am | |
| Aşk Oyunu Aşkta üç nokta olsak mutlaka en başta “Sen” sonunda “Ben” ve tam ortada mutlaka “O” olur. Aşk üçgeni bundan ibaret değimlidir ki zaten.
Önce “Ben” dersin sonra “Sen” demeye başlarsın.
Günler haftalar geçtikçe “Biz” dersin ve ayrılmaz bir bütünüz dersin.
Sonra kaprisler nazlar tavırlar kıskançlıklar tartışmalar derken “Biz” tekrar önce “Sen” oluverir dudaklarda “Sen Yaptın, Sen Suçluydun” ve daha birçok “Sen” ile başlayan cümleler.
Sonra kalplerde “Ben” olmuştur çoktan.
”Ben her şeyimi verdim, Ben çok sevdim, Ben suçsuzum” diye söylemezmiyiz hep biten sevgilerin ardından.
En sonunda ise “O” demeye başlamışızdır sanki hiç hayatımızda olmasını istemediğimiz bir an, en kötü düşmanımız gibi.”O’ndan bahsetmeyin, O’nu çoktan unuttum” gibi cümleler yürekte kanayan yara olarak aslında dudaklarımızı titreterek dökülmez mi?
Her “O” ile başlayan cümlelerde yeniden hatırlamak anıların gözümüzün önünden film şeridi gibi geçişi değimlidir?Bitmeyeceğine inanarak her günü yaşayıp aslında her anımızda yüreğimizin kıyısından geçen şu ses “Acaba bitecek mi bu aşkımız” bizi en tedirgin eden değimlidir? Neden biteceğini hissederek sonu olmadığını sezerek başladığımız ilişkilerimizde bile sanki en zor savaşlarda bile vurulmamış başarıyla çıkmış kahraman asker edasında olup en beklemediğimiz biranda sırtımızdan haince vurulmuşçasına acı çekeriz? Bu acı terk edilişin yalnızlığın feryadımıdır içimizde kopan, yoksa tamamen gururumuza yediremeyişimiz kabullenemeyişimiz midir?Neden her aşk üç kişi arasında olur birde buradan bakmak gerekmezmidir?
Aslında bittiğinde “O” dediklerimiz en başta başladığımızda da yanı başımızda değilmidir?
O anlarda ayaklarımız yerden kesildiği içindir belki de “O’nları “ hiç umursamayız görmeyiz duymayız hissetmeyiz hayatlarımızda.
Ta ki umursamadığımız “O’nlar” bizlerin ilişkilerini irdeleyip umursadıklarını hissettirip, görmediğimiz “O’nlar” bizlerin her hareketini ilişkilerimizin seyrini izleyip gözetleyene kadar, duymadığımız “O’nlar” bizim söylemediklerimizi duyup tüm cihana duyurana kadar ve hissetmediğimiz “O’nlar” kalplerimizden geçen hislerimize bizden daha iyi hükmedercesine her şeyi sezip bilircesine hayatlarımıza karışana ve mahvedene kadar.Aşkta en kolayı “Ben” olmaktır, en zoru “Biz” kalmaktır.
En başından beri birde “Sen” olabilenler vardır. Onlar aşkta her zaman savaşa en önde giden vurulmak için giden piyade erleri, her satranç oyununda oyun kurmak için feda edilen birer piyondan ibarettir. Çünkü “Sen” olabilen kendinden fedakârlığın en sonunu yapabilen sadece karşısındakinin mutluluğuna adapte olup yaşayabilen kaderleri kendi ellerinde olmayıp kaderlerini karşı tarafın avucuna bırakabilecek kadar çok sevenlerdir.
Zaten aşkta kaybedenlerde bu gizli kahramanlar değilmidirler?
Onlar olmasa nasıl anlardık güvenmeyi, karşılıksız sevmeyi, kendinden vazgeçmeyi nasıl hissederdik.İçimizdeki Aşk Öldüğünde Geriye Hoca Efendinin Şu Sorusu Kalıyor"Aşk"ı nasıl bilirdiniz?
"İyi Bilirdik" | |
|
