*Nefis ile Mücadelenin Mükafati*
Vaktiyle meşhur Üsküdar yangınında, bir Paşanın kızı gece yangının korku ve telaşıyla evinden uzaklaşır.Gece çıkan yangın bütün mahalleyi sarar.Çok evler yanıp kül olur.Bu korku ile evinin yolunu kaybeden kızcağız, ne yapacağını şaşırır.O zamanlar şimdiki gibi elektrik yok.Her taraf karanlık, zindan gibi.Kızcağız, caminin yanındaki medreselerin birinde mum ışığı görür.Pencereden bakarki, bir molla kitap okuyor ders çalışıyor.Kızcağız nereye sığınsın?Her taraf zifiri karanlık.Can korkusu bu, hani " denize düşen yılana sarılır" derler.Kız, mollanın kapısını çalar.
Molla kapıyı açar:
Hayrola ne istiyorsun? der.Kız:Yangın korkusu ile evimizin yolunu kaybettim,bütün mahallemiz yanıp kül ldu.Evimizi karanlıkta bulamıyorum.Müsade ederseniz, sabah olup her taraf aydınlanıncaya kadar burada kalayım der.Mollada:Hay hay!Başım üzerinde yeriniz varder.Buyurun orada yatağım var uzanın, korkmuşsunuz, istirahat edin, dinlenin der.
Kız yangının verdiği korku ile hemen orada sedirin üzerinde uyuya kalır.
Mollada dersini çalışmaya devam eder.
Fakat şeytan ve nefsi mollaya musallat olur.Ne duruyorsun?20 senedir böyle fırsat ilk defa eline geçiyor, bak şu kızın güzelliğine der.
Molla bir an düşünür ve hemen parmağını yanan mumun ateşine dayar, parmakları yanar.Molla nasıl der, bir küçük mumun ateşine dayanamıyorsun, yarın cehennem ateşine nasıl dayanacaksın der.Bu hal sabaha kadar devam eder.
Ey kötü nefis!
20 senelik göz nurumu boşa gidermem.Bakasana bir mum ateşine dayanamıyorsun diye nefsi ile şeytanı yakar, yok eder.
Sabah olur.Kız uyanır, teşekkür ederek evine gider.Kızın anası babası telaş içinde, göz yaşı dökerek bu zamana kadar nerede olduğunu sorarlar.
Kızda, birşeyinin olmadığını söyler ve olanları anlatır.
Paşa gidip mollaya teşekkür eder, birazda para vermek ister.Ama molla kabul etmez.Molla şöyle der:Efendim ben birşey yapmış değilim, ben zaten dersimi yapacaktım, kızınızda burada sabahın olmasını beklediler deyip kızın babasını geçiştirmek ister.
Fakat kızın babası bu iyiliği karşılıksız bırakmak istemez.
Israrla mollaya sorar:ALLAH aşkına molla! bana doğruyu söyle.Bütün parmakların sarılı neden? niçin bu kadar acı ve ızdıraba katlanıyorsun?Bunları bana bir bir anlat der.
Molla:
Efendim benim sizin için yaptığım bir iyilik yok ki, bütün yaptıklarım kendi menfaatim içindir.Ben yirmi senedir köyümden buraya ilim tahsil etmek için geldim.Ana baba hasreti ile yanıyorum.
Bu sene icazet alıp anama, babama döneceğim. 20 senedir nefsimi terbiye etmeye çalıştım.Nefsimin terbiye olduğunu zannediyordum.Bu gün gördümki, terbiye olmamış, onu terbiye için mum ışığının ateşine dayanabilirmisin? dedim, dayanamadı.İşte elimdeki sargılar bundandır, der.
Koca paşa mollanın ellerini öper.
Evladım der. Eğer müsade edersen sana ufak bir hizmette bulunmak isterim.Gel bundan böyle benim köşkümün misafiri ol.İstersen seni evlat edinirim.Kabul buyururusan kızımı sana veririm.Benim kızım senin gibi fazilette kemale ermiş, dinin bütün faziletlerini kendinde toplamış bir zata layık değil ama, benim kızımda fazilet numunesidir, diyerek fazilet örneği olan mollaya kızını nikahlar...